Fahrettin Altun: İsrail’in Gazze saldırılarına ilişkin 100’ün üzerinde kasıtlı yalan haber ortaya çıkardık
İLETİŞİM Lideri Fahrettin Altun, “Dezenformasyonla mücadele merkezimizin devam eden çalışmaları sonucunda, İsrail’in Gazze’ye yönelik 7 Ekim’den bu yana düzenlediği saldırılarla ilgili kasıtlı olarak yalanlanan 100’den fazla haberin doğruluğunu ortaya çıkardık. Bu süreçte 5 farklı olay yaşandı. ‘Filistin Özel’ “Bülteni yayınladık” dedi.
İletişim Lideri Fahrettin Altun, TÜBİTAK ve Sakarya Üniversitesi İletişim Fakültesi işbirliğiyle düzenlenen 3. Uluslararası ‘Doğal Afetler ve Dezenformasyon’ İletişim Sempozyumu’na katıldı. İrtibat Lideri Fahrettin Altun, Sakarya Valisi Yaşar Karadeniz, Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Ulu, Sakarya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hamza Al ve çok sayıda davetli eşlik etti. Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Altun, “Bir zamanlar yaşadığımız çağa bilgi çağı deniyordu. Bugün ise yaşadığımız çağa hakikat ötesi çağ diyorlar. Adı her ne ise veba” Yaşadığımız çağın dezenformasyonudur. Çağdaş toplumlar elbette ki modern kitle iletişim araçlarıyla sistemli bir şekilde kitlelere yalan yaymaktadır.” Kitle iletişim araçlarında yalan haberler her zaman var olmuştur. Yani konvansiyonel medya pek gerçekçi bir sektör olmadı. Kitle iletişim araçlarının tarihinde insanlık defalarca gerçeğin yok edildiğine, defalarca gerçeğin yok edildiğine tanık olmuştur. Ancak medya ve iletişim alanında dijitalleşmeyle birlikte dezenformasyonun hızı ve etki kapasitesi her geçen gün arttı. İnternetin yaygınlaşmasıyla başlayan, sosyal medyayla gelişen, yapay zeka teknolojilerinin haber üretim süreçlerine uyarlanmasıyla hızlanan süreçte dezenformasyon gerçekten yıkıcı bir sorun haline geldi. Dezenformasyon sadece bizim değil, Türkiye’nin, milletimizin değil, tüm insanlığın sorunudur. Ancak şunu da tespit etmemiz gerekiyor ki dezenformasyon bu bağlamda ülkemizin en ciddi şekilde maruz kaldığı tehditlerden biridir. Bugün uluslararası alanda dezenformasyona en çok maruz kalan ülke Türkiye’dir. Bunun nedeni elbette Türkiye’nin güçlenmesidir. Türkiye’nin iddialılığı ve Türkiye’nin batı sömürge düzenine meydan okuması. “Bu nedenle Türkiye özellikle son 10 yılda çok ağır dezenformasyon kampanyalarıyla karşı karşıya kaldı” dedi.
‘GAZZE’DE ÖLÜMÜ ÖLDÜREN KATİLLERDEN HESAP VERİLECEK’
6 Şubat depremi ve Gazze’de yaşananlar hakkında yayılan dezenformasyona dikkat çeken Altun, “Yüzyılın felaketi olan 6 Şubat depremini hatırlayalım. Binlerce canımızı kaybettiğimiz o büyük felakette ne yazık ki biz de bu felaketi yaşadık. Dezenformasyonun ne kadar yıkıcı ve tehlikeli bir sorun olduğuna somut olarak tanık olduk. O dönemde o kadar çok dezenformasyon dolaşıma sokulmuştu ki, biz İrtibat Müdürlüğü olarak yayınladığımız dezenformasyon bültenleriyle ciltler dolusu yayın yapmak zorunda kaldık. Tabii ki devam ettik. Bu dezenformasyon kampanyalarına karşı mücadele etmek için pes etmedik. Beyin sarsıntısının yaralarını sarmaya çalışırken, bu yalan ve dezenformasyon dalgasıyla da mücadele ettik. İçerik olarak farklı ama nitelik olarak yine benzer bir durum görüyoruz. Bugün Gazze’de yaşanan ağır trajedi ve insanlık trajedisinde, İsrail tüm dünyanın gözü önünde savaş suçları işliyor, İsrail faşizmin ve ırkçı emperyalizmin en çirkin ve en vahşi örneklerini sergiliyor. Unutmayalım ki 20. yüzyılın ilk yarısında Avrupa’nın ortasında milyonlarca insan resmi devlet görevlileri tarafından toplama kamplarında ve ölüm odalarında katledildi. O katiller unutulmadı. O günden beri lanetleniyorlar. Bugünün katilleri de unutulmayacak. Gazze’de ölüm kusan katillerden hesap sorulacak. Nasıl ki kıyametin vicdanları tarafından mahkûm edildilerse, küresel adalet sistemi kurulduğunda da gerçek mahkemeler tarafından mahkûm edileceklerdir” dedi.
‘100’DEN FAZLA KASITLI SAHTE HABERİ İFŞA ETTİK’
İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Gazze’de çatışmaların başladığı günden bu yana İsrail kaynaklı 100’den fazla dezenformasyonun İletişim Başkanlığı tarafından ortaya çıkarıldığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bugün, başta yakın coğrafyamız olmak üzere, hiçbir sorunun ve krizin Türkiye’nin işbirliği ve katkısı olmadan çözülemeyeceği, Batı dahil birçok siyasetçi ve analist tarafından kabul edilmiştir. Biz, gördüğümüz hakikat mücadelesini sürdürmeye çalışıyoruz. Bu rolün tamamlayıcı unsuru olarak iletişim alanında elimizden geldiği kadar tüm gücümüzle yer alıyoruz.” Üzerinde çalışıyoruz. Gazze’de yaşananlardan yola çıkarak hakikate ulaşma çabalarımıza dair birkaç somut örnekten bahsetmek istiyorum. Kurduğumuz dezenformasyonla mücadele merkezimizin devam eden çalışmaları sonucunda, 7 Ekim’den bu yana İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına ilişkin 100’den fazla kasıtlı yalan haberi kamuoyuna yaydık ve gerçekleri ortaya çıkardık. Bu süreçte 5 farklı ‘Filistin Özel Bülteni’ yayınladık. Bu bağlamda dikkat çeken bazı örneklere değinecek olursak, örneğin ABD Dışişleri Bakanlığı Ortadoğu İşleri Sözcüsü’nün Gazze’ye insani yardım gitmesini engellemek amacıyla yaptığı yanlış bilgiler içeren açıklamalar. Birleşmiş Milletler delilleriyle yalanladık. Tüm uluslararası medya bunu kabul etmek zorunda kaldı. Eski bir bakanın ve İsrailli bir milletvekilinin video görüntüsüne alakasız altyazılar ekleyerek servis ettiği yalanları tek tek tespit edip ortaya çıkardık. Başka bir sefer Netanyahu’nun sözcüsü, İsrailli tanınmış gazeteci ve Amerikan medyasına konuşan İsrail ordusu sözcülerinin dezenformasyon içeren paylaşımlarını yeniden tespit ederek gerçeğin ne olduğunu hızla kamuoyuyla paylaştık. Çünkü hız, dezenformasyonla mücadelede en önemli unsurlardan biridir. Geç kalırsanız ne yazık ki gerçeğin yerini dezenformasyon alıyor, yalan ise gerçeği bastırıyor. Bu nedenle gerçekleri en hızlı ve en doğru kanallardan yaymanız gerekiyor, bizim de çabamız bunun için.”
‘Dezenformasyon, ÇOK ÜST DÜZEY DEVLET YETKİLİLERİ TARAFINDAN SORUMLU BİR ŞEKİLDE ÜRETİLİYOR’
Dezenformasyonun üst düzey hükümet yetkilileri ve hatta devlet başkanları tarafından yürütüldüğünü vurgulayan Altun, “Tam burada dezenformasyon açısından son derece önemli sonuçlar doğurabilecek bir konuya dikkatinizi çekmek istiyorum. Yaşanan trajedi bağlamında. Gazze’de dezenformasyonun artık anonim sosyal medya kişilikleri tarafından tanınmayan sosyal medya hesapları aracılığıyla dağıtıldığını görüyoruz.” Bu anlamda üst düzey devlet yetkilileri aracılığıyla değil, hatta devlet başkanları tarafından sorumsuzca üretilen ve yayılan, son derece ahlaksız bir savaştan bahsediyoruz. Ve bu ahlaksız savaşta, bilinen gerçek kişiler tarafından çok ahlaksız yöntemler kullanıldığını görüyoruz. Dezenformasyon kampanyalarıyla Gazze’de oldu bittiye getirilmek istenen katliam. katliamlar hem Ortadoğu hem de Doğu Akdeniz’e yönelik karanlık planları olan aktörlerin elinde bir dış politika aracına dönüştürülmeye çalışılıyor. Sorunun temeli bu. Bu noktada günümüzde toplumların, kurumların ve bireylerin güvenli bilgiye ulaşamamasının ve doğru karar alamamasının sebebinin dezenformasyon olduğunu çok iyi biliyorlar. Bilişsel yeteneklerini önemli ölçüde etkiler ve beraberinde umutsuzluk, bilinmezlik ve kaos hissini getirir. Hareketin ve direnişin önündeki en önemli engel budur. Günümüzde dezenformasyon baskıyı kabul etmenin bir aracı olarak kullanılıyor. “Zalimler, insanları kendilerine yapılan zulmü kabul etmeye zorlamak için dezenformasyon aracını çok ağır bir şekilde kullanıyorlar” dedi.