İstanbul Üniversitesi Mezuniyet Töreni’nde birinci hukuk öğrencisinin içeriğinden dolayı konuşma yapmasına izin verilmemesi gündemde.

‘Sayın Bakanım, sayın dekanım, değerli hocalarım, değerli misafirlerim ve değerli dostlarım hepiniz hoş geldiniz. Bugün önünüzde bu konuşmayı yapmaktan gurur duyuyorum ve bunun için Tanrı’ya şükrediyorum. Bidesi parlak olanın sonu da parlak olur inancıyla 4 yıl önce bismillah diyerek başladığım hukuk fakültesini besmele ile bitirme şansına eriştim. Hukuk Fakültesi; Kendim için çizdiğim yoldan sapmadan ve kendi kimliğimi kaybetmeden bitirebilmek 4 yıldır aldığım notlardan çok daha değerli.

Kanaatimce hukukçular olarak üzerinde düşünmemiz gereken bir diğer konu da içinde yaşadığımız toplumun yapısal dinamikleridir. İdeolojisi ne olursa olsun bir avukat hukuku içinde bulunduğu toplumun kültüründen farklı düşünmemelidir. Batı’nın evrensel olarak dayattığı değerlerin birçoğunun aslında evrensel olmadığı ve toplumsal yapımızla taban tabana zıt olduğu yadsınamaz bir gerçek. prof. Rıhtım. Necmettin Erbakan’ın dediği gibi bu milletin küllerine üflerseniz iman altından fışkırır. İslam dini bu mukaddes toprakların vazgeçilmez bir parçasıdır ve fakültemizin kapısındaki fethi müjdeleyen ayetler bunun bir göstergesidir.

Son dönemde ülkemiz toplumsal yapıyı hiçe sayan 28 Şubat sürecine maruz kalmıştır. Bu dönemin, öncesinde ve sonrasında yarattığı travmaların ve bıraktığı izlerin en yakın tanıklarından biriyim; Mezuniyetin 4 Ağustos’ta yapılacağını ailemle paylaştığımda, annemin mezuniyete gelip gelemeyeceğini sorması beni derinden etkiledi. 28 Şubat sürecinin bıraktığı iz nedeniyle taşımaktan onur ve gurur duyduğum çarşaf yüzünden oğlunun zamanında atıldığı İstanbul Üniversitesi mezuniyet törenine katılamayacağını düşündü. Annem İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji bölümü son sınıf öğrencisiyken başörtüsü yasağı nedeniyle okulu bırakmak zorunda kaldı. Bugün yarım kalan İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olmanın haklı gururunu yaşıyor, dolayısıyla bu konuşmayı anneme ithaf etmek istiyorum. Hamdolsun onlara, ikna ve zorlama denilen odalar bir daha açılmamak üzere kapatılmıştır. Bu tür hukuksuz durumların önünde durmak boynumuzun borcudur. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunları olarak nerede olursak olalım; Hareketlerimizle, sözlerimizle, duruş ve tavrımızla çevremizi etkilemeye ve insanlığa faydalı bir şeyler katmaya odaklanmalıyız. Allah bizlere bahşedilen imkân ve nimetleri dilediği gibi kullanmayı nasip etsin. Tüm mezunlarımızı başarılarından dolayı tebrik eder, meslek hayatımızda adaletten sapmamamızı temenni ederim. Sözlerimi Necip Fazıl’ın bir astı ile bitirmek istiyorum: Mehmed’ciğim, sevin, yüksek başlıyor! Ölsek de, evinize dönsek de sevinin! Bu tekerleğin tümseğin üzerinde kalmasından sapmayın! Yarın elbet bizim, elbet bizim! Gün doğdu, günümüz sonsuzlukla dolu!’